SEPET
- No products in the cart.
Toplam:
₺0.00
En çok satanlar
₺2,000.00
₺4,000.00
₺6,000.00
₺400.00
₺600.00
İşinizi internete taşıyarak dijital dünyada güçlü bir varlık oluşturun! Web ajansımız, yenilikçi çözümler ve kullanıcı dostu tasarımlar ile markanızı çevrimiçi dünyada öne çıkarıyor. Size özel stratejiler ve modern teknolojilerle, işletmenizin dijital dönüşümünü gerçekleştirin ve internetin gücünden yararlanın. İşinizi dijital dünyaya taşımak için doğru adrestesiniz!
+90 531 377 5541
Dijitalleşmenin hız kazandığı bu dönemde, yazılım geliştirme süreçleri de ciddi bir dönüşüm geçiriyor. Bu dönüşümün en dikkat çekici örneklerinden biri de no-code ve low-code platformların yükselişi. Kod bilgisine sahip olmayan ya da sınırlı kod bilgisiyle çalışan bireylerin ve işletmelerin yazılım geliştirebilmesini mümkün kılan bu platformlar, web uygulamalarından mobil uygulamalara, veri tabanı yönetiminden otomasyon süreçlerine kadar birçok alanda büyük kolaylık sağlıyor.
Peki bu araçlar gerçekten geleneksel yazılım geliştirme süreçlerinin yerini alabilecek mi? Yoksa sadece belirli bir amaca hizmet eden geçici bir çözüm mü? Gelin birlikte detaylara bakalım.
No-code, kelime anlamıyla “kod yok” demektir. Bu platformlar, kullanıcıların hiç kod yazmadan sürükle-bırak araçlarla yazılım geliştirmelerine olanak tanır. Örnek: Webflow, Bubble, Glide, Adalo.
Low-code ise minimum düzeyde kod yazmayı gerektiren, daha esnek ve özelleştirilebilir platformlardır. Genellikle teknik bilgisi olan kullanıcılar için uygundur. Örnek: OutSystems, Mendix, AppGyver.
Her iki yaklaşım da geleneksel yazılım geliştirme yöntemlerine göre daha az zaman, daha az maliyet ve daha az teknik bilgi gerektirir.
Zaman Tasarrufu: Bir projeyi haftalarca kod yazmadan, birkaç gün içinde yayına almak mümkün hale geldi.
Düşük Maliyet: Geliştirici ekibine ihtiyaç duymadan çözümler üretilebiliyor.
Kapsayıcılık: Teknik bilgisi olmayan kişiler de ürünlerini hayata geçirebiliyor.
Hızlı Prototipleme: Fikirlerin hızlıca test edilmesi ve müşterilere sunulması kolaylaştı.
Kurumsal İhtiyaçlara Uygunluk: Şirket içi otomasyonlar, CRM sistemleri ve dashboard’lar hızlıca geliştirilebiliyor.
No-code ve low-code platformlar aşağıdaki alanlarda sıklıkla kullanılıyor:
Web sitesi ve e-ticaret mağazası kurma
Mobil uygulama geliştirme
Veritabanı ve kullanıcı yönetimi
Form ve anket oluşturma
İş süreçlerini otomatikleştirme
CRM ve ERP entegrasyonları
Raporlama ve dashboard araçları
Örneğin bir girişimci, Bubble kullanarak birkaç gün içinde bir MVP (Minimum Viable Product) oluşturabilir. Ya da bir işletme, Zapier kullanarak e-posta bildirimleri ve müşteri kayıtlarını otomatik hale getirebilir.
Bu sorunun yanıtı çoğu zaman kişisel bakış açısına göre değişir. Ancak gerçek şu ki no-code/low-code platformlar, yazılım geliştiricilerin tamamen yerini alacak sistemler değildir. Aksine, geliştiricilere daha fazla proje yönetme, mantıksal altyapıları kurma ve karmaşık sistemleri entegre etme imkânı sunar.
Bu araçlar, rutin ve basit işlerin yükünü azaltırken, geliştiricilerin asıl odaklanması gereken yenilikçi ve zorlayıcı projelere daha fazla zaman ayırmalarını sağlar.
Evet, her ne kadar kolaylık sağlasalar da bu platformların da bazı sınırlamaları vardır:
Özelleştirme Kısıtlılığı: Karmaşık işlemler ya da özel algoritmalar için yetersiz kalabilir.
Performans Sorunları: Büyük veri setleri ya da kullanıcı trafiği arttığında yavaşlama olabilir.
Taşınabilirlik: Projenizi başka bir platforma aktarmak zor ve zahmetli olabilir.
Gizlilik & Güvenlik: Veri güvenliği açısından dikkatli olunması gerekir, özellikle hassas bilgilerle çalışılıyorsa.
Abonelik Ücretleri: İlk başta düşük maliyetli gibi görünse de ölçeklendikçe ciddi ücretlere ulaşabilir.
Gelecek bu platformları tamamen benimseyecek demek doğru olmaz, ancak dijital üretkenliğin artacağı kesin. Özellikle küçük işletmeler, start-up’lar ve bireysel girişimciler için vazgeçilmez araçlar haline gelecekler.
Kurumsal dünyada da IT departmanlarının iş yükünü azaltmak ve diğer ekiplerin kendi çözümlerini oluşturmasına imkân vermek için yaygın biçimde kullanılmaya başlanıyor. Microsoft Power Platform ve Salesforce gibi devler, bu alana ciddi yatırımlar yapıyor.
Geleneksel yazılım geliştirme hiçbir zaman yok olmayacak, ancak daha çok özelleştirilmiş, yüksek performanslı ve büyük ölçekli sistemlerde rol oynayacak. Diğer tarafta ise, no-code ve low-code platformlar günlük çözümler, iç otomasyonlar ve hızlı prototipleme için bir norm haline gelecek.
No-code ve low-code platformları, dijital dünyada üretkenliği artıran, zamandan ve maliyetten tasarruf sağlayan harika araçlardır. Özellikle yazılım bilgisi olmayan kullanıcılar için eşsiz bir fırsat sunar. Ancak her proje için uygun olmadıklarını bilmek ve bu araçların sınırlarını iyi anlamak gerekir.
Geliştiriciler içinse bir tehditten çok, yeni bir iş modeli ve verimlilik alanı olarak değerlendirilebilir. Gelecekte yazılım dünyasında kod yazmayan geliştiricilerin ve tasarımcıların çok daha fazla sayıda olacağını rahatlıkla söyleyebiliriz.